Mektup 3: Kahraman Olmak
"Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir."
Küçüklüğümden beri bir hayalim vardır. Süper güçleri, süper kahramanları çok severim. İyilerin kötülerle kapışmasını, kahramanların insanları korumasını izlemek hoşuma gider. Ortada bir karakter vardır ve tek emeli kahraman olmaktır. Kendisi için yaşamanın ötesinde birileri için yaşamak, birilerinin hayatını kurtarmak ve bu sistemin yüzüne tükürmek istemektedir. Kahramanımızın amacı bir şeyler değiştirmek ve fark yaratmaktır.
Aslında çizgi romanlarda ve pek çok öyküde zaten bu kahramanların hayatını görüyoruz. Hatta Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, bu karakterlerin tümünün aslında tarihin ilk kahraman kralı Gılgamış’tan geldiğini söylüyor. Çünkü tipik bir kahramanın başından geçen olaylar ilk kez onun başına gelmiş. Yani dünyadaki ilk kahraman Gılgamış’mış.
Tabii Gılgamış’ın süper yetenekleri yoktu. O sadece bir kahramanın maceraya davet, yola çıkış, büyük fedakârlık ve eve dönüş gibi aşamalarını yaşayan ilk örneğiydi. Bugün tüm popüler kültür kahramanlarının bu aşamalardan geçtiğini görüyoruz.
Marvel ve DC süper kahramanları, özellikle sinemada Marvel, hayatımızda büyük bir yer edinmiş durumda. İlk çıktıkları yıllara bakalım. Etrafta uçan kaçan kahramanlar görüyoruz. Maskeli, pelerin takan renkli adam ve kadınlar... Tabii Stan Lee ilerleyen yıllarda azınlık haklarına değinmek için mutantları yaratıyor. Benim en çok hoşuma giden kısım bu. Çünkü büyük ihtimal benim kahramanlık yolculuğum da böyle olacak.
Popüler kültürde "kahraman olmak niyetiyle" yola çıkıp başına bir şeyler gelen karakterlere de sık sık rastlanılır. Mesela “Kick Ass” veya “Birdman” bunun basit örnekleridir. Bu kişiler kahraman olmak ister ama kahramanlık vasıfları yoktur. Sopa sallayan bir çocuğun ya da kafasında şizofren bir kişiliği olan yaşlı bir tiyatrocunun öyküleridir bunlar.
Öncelikle "süper" bir kahraman olmak bu dünyada mümkün değil, bunu tamamen unutalım. Çünkü dünyada süper güçler, doğaüstü yetenekler ya da büyü diye bir şey yok ki bunların gerçekliğini iddia eden insanların çoğu da dolandırıcı ve yalancı. Üzgünüm ama acı gerçek bu.
Bunun yanı sıra oldukça zengin olan deneyimli karakterler de bu dünyada mümkün değil. Demir Adam ya da Batman gibi bir teknolojiye sahip olmak kolay değil. Zira o kadar parası olan insan ya kahramanlık yapmaktan vazgeçiyor ya da bu teknolojiye erişemiyor. Elon Musk örneğini unutamam, onu daima Tony Stark'a benzetiyoruz. Üstelik bugün günümüzde Stark teknolojilerine benzeyen uçan kostümler orduda ilk deneme aşamasında.
Zaten bir başka problem de bu. Kahramanlık ögesi oldukça milliyetçi ve bölücü bir iş. Kaptan Amerika, tüm dünyanın süper kahramanı değildir; Amerika'nın süper kahramanıdır. Kaptan Amerika "kötü" adamlarla savaşarak ne yapmaktadır? Bu niçin Amerika'nın tüm dünyaya kafa tutmasına benzemektedir? Amerika "iyi" adamsa biz "kötü" adam mıyız?
Başka bir konu Türkiye'nin süper kötülerden daha büyük sorunlarının olmasıdır. Bu yazıyı okuyanlar 2019 yılında olduğumuzu, ülkemizin ne kadar vahim bir durumda olduğunu biliyorlar ve evet, herkes sizler gibi mücadele etmek istiyor ama hepimizin eli kolu bağlı. Çünkü içinde bulunduğumuz durumda zaten herkesin maske takıp kahraman olması gerekiyor. Ama işin kötü yanı, biz biraz rahatımıza düşkünüz ve bizlerin içinden bir kahraman çıkma olasılığı öyle çok da fazla değil.
Tarihte oldukça harika örnekler var. Eğer bana gerçek bir kahraman göstermemi söyleselerdi bu kişi muhakkak Mustafa Kemal Atatürk olurdu. Bu yola çıkarken daima onu örnek aldım. Zira onun neleri başardığını bilen birisinin aksini düşüneceğini sanmıyorum. Atatürk çok ileri görüşlü ve çağın ilerisinde bir adamdı. Yenilikçi, zeki ve çevikti. Oldukça zor kararlar vererek ve gerçek anlamda "canını dişine takarak" sıfırdan bir ülke kurma yoluna gitti.
Atatürk'ün kahramanlık anlayışı ile benim kahramanlık anlayışım arasındaki temel fark onun milliyetçi yapısıdır. Nasıl Kaptan Amerika örneğini verdiysem Atatürk de Türklerin kahramanıdır. Fakat unutmamalı ki Atatürk daima diğer milletlere karşı hoşgörülü olmuştur. Onun milliyetçiliği diğer milletleri ezerek oluşan bir milliyetçilik değildir; köklü tarih, dil ve kültür anlayışından gelmektedir.
Konuya dönecek olursak, evet kahramanlık planlarım vardı. Fakat Türkiye'nin soğuk ve acı gerçekleri yüzüme çarpınca biraz kendime geldim. Aklıma hemen "Örümcek Adam Türkiye'de olsa ikinci ağı fırlatacak gökdelen bulamaz." esprisi gelse de durum bundan daha vahim. Çünkü gerçekten etrafta kahraman olmak isteyen çok fazla insan var ve bu insanlar öyle küçük bir kitle de oluşturmuyor. Hem kadını hem erkeğiyle, çok geniş bir yaş sınırından bahsediyoruz.
Bu konu üzerine tekrar düşünmek istedim. Süper güçler ya da kötüleri öldürmek istemiyorum artık. Kahramanlığı ne şekilde icra edersem edeyim bir şekilde gerçekleştirmek istiyorum ben. Tanınmak, bunun üzerinden para kazanmak umurumda değil. Türkiye'de miyiz? Evet. Birilerinin yardıma ihtiyacı var mı? Evet. Zor durumdalar mı? Evet.
Bu üç sorunun cevabı "evet" olduktan sonra düşünmenin anlamı yok. Atatürk'ü ve diğer pek çok rol modeli örnek alarak kahramanlık yapmaya çalışmalıyız zannediyorum. Kahramanlık "kötüleri öldürmekten" ya da "güç gösterisi yapmaktan" ibaret değildir. İyilikle yapılan her yardım, zulme karşı direnilen her saniye, baskıya boyun eğmeyen her düşünce birer kahramanlıktır. Türkiye'nin problemleri malumdur. Gerici zihniyet, bölücülük ve şiddet en temel problemlerimizdendir. Bunların önüne ancak kahramanlık yaparak geçebiliriz. Kötü kahraman yoktur, kahramansanız göreviniz iyiliği yaymaktır. Aksi için bunu asla düşünmeyin.
#Susamam klibinin ardından tüm Türkiye ayağa kalktı. Çünkü kötülüğü durdurmak kadar onu duyurmak da çok önemlidir. Bir kahraman öylece gökten zembille inmez. Kişi çok okur, çok yazar, aklını başına devşirir ve kendisine kişisel olmayan bir hedef seçerse kahraman olur. Dinç bir vücut kadar dinç bir akıl da lazımdır. Kişi böylece kahraman olur.
Yorumlar
Yorum Gönder