Mektup 2: Gelecekten Korkuyorum

Arada bir buraya gelip yazmak kafamı rahatlatacak gibi duruyor. Direkt kişiye özel mektuplar veya açık mektuplar yazabilirim. Umarım her şey iyi olur.

Bu yıl üniversiteye başlıyorum. İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazandım. Zaten çok fazla tercih yapmamıştım ve ön sıralardan yerimi kaptım. Üniversite köklü bir tarihe sahip olduğu ve Türkiye'nin iki Nobel Ödülü de oradan çıktığı için biraz sevindim. Ayrıca bölümüm Edebiyat Fakültesi içindeydi ve ben edebiyata aşıktım.

Edebiyata aşığım diyorum ama derslerde gördüğümüz o bayağı edebiyattan ya da tam tersi Cemal Süreya aşklarından bahsetmiyorum. Benim edebiyatım edebiyat bile sayılamaz. Zira kendimden çok yetenekli şair ve yazar kadınlar ve erkekler tanıdım. Hatta öyle iki erkek tanıdım ki onlara "Üçüncü Yeni" demeyi bile kafaya koymuştum. Fakat onların edebiyat bilgisi benimkine nazaran bir hayli yüksek. Ben işin hayal gücü kısmını önemsiyorum. Gerçeklikten kaçınan bir yapım var, bu yüzden de nitelikli eserler çıkartamıyorum ortaya.

Fakat benim korkum bunlar değil. Benim korkum daha çok gelecek hakkında. Burada bilinmeyen bir kervana girdim ve üniversite hayatına dair hiçbir şey bilmiyorum. Aniden kendimi asla sevilmediğim bir yetimhanede bulmuş gibi hissettim. Hatta ikizim Alp'in dediklerini şimdi daha iyi anlıyorum. O üniversiteyi Kayseri'de okuyor ve hazırlık yılı bitti. Onun yanından kimsesi yoktu, ama ben şanslıyım ki yanımda o var.

Üniversitenin bile bu kadar bunaltıcı ve zor olduğunu daha başlamadan görünce gözüm biraz korktu. Hayat karşıma bir sürü engel çıkartacak ve bu sadece onlardan biri. Gelecek insanı olmak, uçuk zamanlardan bahsetmek istiyorum ama tam tersi durumlar uçuk ve üstüme üstüme geliyorlar.

Üniversite bitse yüksek lisans var. Mezun olsam askerlik var. Mesleğimi elime alsam yüksek yerlere gelmek var. Para biriktirsem yurt dışına taşınmak var. Türkiye’yi kurtarsam dünyayı kurtarmak var. Var oğlu var…

Yani işin özü, birden ilerlediğim gelecekten korktum. Bakmayın insanlara, hepsi anı yaşamamızı söylüyorlar. Anı yaşamak ne mümkün? Biz avucumuzdan akıp giden saniyeleri bile çok absürt işler için harcıyoruz. Pahalı eşyalar, ağız sulandıran yiyecekler, son model telefonlar için kendimizi paralamaya hazırız. Hepimiz hayalini kurduğumuz o mükemmel yaşam için kendimizi paralamaya hazırız ama hiçbirimiz kılımızı kıpırdatmıyoruz.

Çünkü korkuyoruz.
Salağız biz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar