Mektup 22: Yeni Akademi


Televizyon her geçen gün popülerliğini yitiriyor. Akıllı telefonlar ilk çıktığı zamanlarda birkaç icadı tarihe karıştırmıştı. Ses kayıt cihazına, müzik çalara, adım sayarlara, radyolara ihtiyacımız giderek azaldı. Özellikle radyonun tarihe karışması - her ne kadar tanıklık edemesem de - beni üzmüştür. Çünkü küçükken radyo dinlemek gibi ilkel bir alışkanlık edinmiştim. Özellikle bazı programlardan ve radyo tiyatrolarından hoşlanırdım.

Radyodan sonra yeni kurban gazetelerdi. Pek gazete okumasam da kupon sisteminin devam ettiği son dönemlerde doğdum. O kuponlar sayesinde ilk çocukluk kitaplarımı edinmişimdir. Haberlerin ve gazetelerin sanal ortama geçmesiyle birlikte gazetecilik de kendi içsel çöküşünü yaşadı. Sanal ortamın hızlı verileri, sosyal medyanın bozucu gücü ve modern insanın "çıtır bilgi" aşkıyla birlikte de doğru habere ulaşmak hayli zorlaştı.

Gazetelerin ardından şimdi sıra televizyonlara geliyor. Televizyon programlarının sanal ortama taşınması, canlı yayın bağlantılarının kolaylaştırılması ve video kalitelerinin artmasıyla birlikte artık televizyona olan bağlılık da azalıyor. Fakat modern insan şu soruyu sorarken aslında haklı: Neden istediğim programı istediğim an izleyebilirken saatlerce çıkacağı zamanı bekleyeyim ki?

Radyo değerini kaybettiğinde yalnızca yaşı geçmiş, ihtiyar insanların elinde kalan bir antika sayılırdı. Yeni teknolojilere güvenmek yerine zaten bildikleri bu sesli kutuyu dinlemek onlar için daha mantıklıydı. Tıpkı radyonun başına gelen bu olay gibi, bundan birkaç on sene sonra da televizyon yalnızca ihtiyarların elinde kalacak. Şuanda da öyle değil mi? Sosyal medyası olmayan ihtiyar insanlar günlerini belgesel izleyerek geçirmiyorlar mı?

Görünen o ki çoktan tahmin etmeye çalıştığımız geleceğin içerisindeyiz.

İnternet bizi değiştirdi. Hem de fazlasıyla değiştirdi. Eskiden akademik bilgi, yalnızca elit kesimin elindeki bir hazineydi. Sadece onunla uğraşmak isteyen kişiler ona ulaşırdı. Matbaanın icadı bir ödüldü fakat gazetenin icadı bir cezaydı. Çünkü gazete halka hitap eden, bilgiyi halka sunmak için her şeyi yapan, her türlü dolabı çeviren adamların elindeydi ve akademik bilginin de baş düşmanıydı.

Açıkçası gazetecilik kötü bir şey değildir ancak bir gazete zamanla müşteri toplamak için bazı stratejiler izlemek zorundadır. Mübalağa kullanmak herhalde bunun en basit örneğidir. Mübalağa insanı hayrete düşürür ve ilgisini çeker. Gazeteciler de bunu kullandı fakat mübalağanın da bir sınırı vardır. Sonuçta abartı bir noktadan sonra insanın canını sıkar. Gazeteler de iki farklı yöntemle yollarına devam ettiler: uydurma haberler ve akademik bilgi.

Akademik bilgiyi gazete sayfalarına taşımaya başladık. Sanırım bunu önce hava durumu için yaptık. Sonra da kesinlikle sağlık alanını denedik. Akabinde yemek tarifleri, burçlar, psikolojik ipucuları, cinsel yaşam vs derken bu akademik bilginin kullanım boyutunu biraz abarttık ve onu kontrolsüzce kirletmeye başladık.

Akşam olduğunda kanallarda gezip haberlere bakıyorum. Çoğu kez karşıma çıkan manzara bana medyanın vasat durumda olduğunu söylüyor. Çünkü akşam haberlerinde çay tarifi gösteriyorlar ve size bir sır vereyim: habercilik bu değildir...

Akademik bilginin kirlenmesi ona olan güveni de azaltıyor. Komplo teorilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ayrıca bir zaman sonra akademik bilgi, uydurma haber yapmak için de kullanılabiliyor. (Şükür ki bu konuda çalışma yapan bağımsız kurumlar var. Benim bildiklerimden "teyit.org" işini gayet iyi yapıyor.)

Bunların hepsinin üstüne bir de modern insanın çıtır bilgi aşkını düşünelim. Bunca uydurma haberin doğurduğu sonuca baksanıza. Kimse bir makale okuyarak vakit kaybetmek istemiyor, kimse bir konu hakkında gerçek bilgi edinmek istemiyor, kimse bir kitaba para verip onu uzun uzadıya incelemek istemiyor. Hiçbir şeye tahammülümüz kalmadı. Modern dünyada hiç zamanımız yok. Kısa şeyler okumak ve tatmin olmak çok daha kolay. Ama bu durum çok zavallıca değil mi?

Youtube veya Khan Academy gibi platformlar burada devreye giriyor. Artık akademik bilgiye ulaşmamız zor ve ona tahammül edemiyoruz. Ancak bu platformlarda akademik bilgiyi ilgi çekici hale getirebiliyoruz. Sadece video izleyerek bir üniversite mezunun sahip olabileceği çoğu bilgiye sahip olabiliriz. Sadece video izleyerek çoğu işi yapmayı bile öğrenebiliriz. Hatta daha da ileri gitmek gerekirse, sadece video izleyerek bir mesleğin tüm gereksinimlerine sahip olabiliriz.

Özellikle Youtube bir çöplük haline gelmişken bazı faydalı içerik üreticileri bu amaca hizmet ediyor. Bizim modern insan olarak tahammülsüz yapımızı yenmemiz mümkün olmasa bile onunla anlaşmayı öğrenebilir ve belki de modern dünyaya ayak uydurabiliriz. Şimdilik yapabileceğimiz en mantıklı şey, gerçek bilgiyi kovalamak olacaktır.

Takip ettiğim kanalların linklerini aşağıya bırakıyorum:
Teyit.org: https://teyit.org
Khan Academy: http://www.khanacademy.org.tr

Yorumlar

Popüler Yayınlar