Mektup 28: Barkan


Gün gelir karanlık sargılarla mumyalarım bedenimi
Ya da ışıktan merhemler sürerim yaralarıma
Yaralarım kararır, bedenim ışıldar
O zaman ben, size benzerim

Rüyamda yeniden Mısır'daydım.

Artık Mısır ile bir ilgim olduğunu biliyorum. Belki "Abbas Yolcu" rüyasındaki gibi ölümüme yakın oraya gideceğim, belki de orada öleceğim. Fakat orada beni çağıran bir şey var. Simyacı'daki gibi. Rüyalarıma giriyor ve beni çölün derinliklerine, kumlara çekiyor.

Bu kez bir haberle uyanıyordum. İstanbul'da 120 kişinin öldüğü yazıyordu. Ardından bir şekilde - belki uçakla belki gemiyle - Mısır'a, Gize şehrine yollanıyordum. Büyük piramitleri görüyordum, onlara uzunca bakıyordum. Geçmişte yazamadığım şiirler ve söyleyemediğim cümleler için kendime kızıyordum. Kendi kendime her şeye geç kaldığımdan yakınıyordum. En çok da hayata, yaşamaya geç kaldığımı düşünüyordum. Yaşlanıyordum.

Bana kim olduğumu sordular. Mısır'da güvenlik güçleri devriye geziyor. Herkese kim olduklarını soruyorlar. "Bilmiyorum ki" diyorum. "Bilmiyorum kim olduğumu." Gerçekten kim olduğuma ya da neden orada bulunduğuma dair bir fikrim yok. Kolumdan biri çekiştiriyor, belli ki güvenlik güçlerine gereken cevabı vermiş. Kim olduğumu söylemiş.

Zaten genelde böyledir. Başkaları bizim kim olduğumuzu bizden daha iyi bilir.

Bir şey olacak, bir şey olmak üzere. Bir dalganın kumlardan piramitlere uzandığını hissediyorum. Sanki bir zamanlar ruhumun içinden yanan ve göğüs kafesimden dışarıya çıkmaya çalışan ateş, şimdi bir yolunu bulup yerin altından üstüne çıkmaya çabalıyor. Evet, yer sallanıyor. Piramitlerin ve eski tapınakların zemini çatlıyor ve kızarıyor. Dev yarıklar bizi yutacak kadar büyük. Piramit bir beşik gibi sallanıyor. Eski tanrılar bir bir ölüyor. Tanrısız bir dünyaya merhaba dememiz için oluyor tüm bunlar. Koşuyoruz ve Nil'in kıyısına ilerliyoruz. Yüzüstü uzanıp saklanıyoruz.

Piramidin tepesinden dumanlar yükseliyor. Kızıl şimşekler çakıyor. Piramit şişiyor ve bir volkan gibi patlıyor. Anlıyorum, içimdeki volkan patlıyor. Anlıyorum, içimdeki kül yeniden alevleniyor. Anlıyorum, dönüşü olmayacak.

Bu kısa rüyanın ardından uyanıyorum.
Fakat korkum uyanarak dinmeyecek.
Gelecek nasıl olacak hiç bilmiyorum.
Susuyor ve dinliyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar