Mektup 51: Mezundan Tavsiyeler
Üniversiteye geçtiğim ilk kış kendimi İstanbul dışına atıp
kafamı dinlemiştim. Birkaç ay öncesini anımsayıp ne kadar çok stresle
boğuştuğumu, nasıl deliler gibi ders çalıştığımı hatırladım. Uzaktan bakınca o
günler bana aşırı saçma gözüktü. Sadece artık içinde olmadığım için değil,
gereksiz ayrıntılarla kendimi gereksiz streslere soktuğum için de… Yalnızca
ders çalışmaya odaklanmak yerine çok başka şeylerle vakit kaybetmiş ve kendime
gereksiz yüklenmiştim. O zaman da bu hatamın farkındaydım ama içindeyken çok da
büyük bir sorun gibi gelmiyordu. Herkesin bu hataları bilip yaptığını ama
üzerine konuşmak konusunda çok da istekli olmadığını fark ettim. O kış samimi
bir liste hazırladım. Bu listede üniversiteye hazırlık sürecinde işinize
yarayacak 12 tavsiye var:
1.
Duygusal biriyseniz çok ağlayacaksınız.
Stresin had safhada olduğu bir sene geçireceğinizi elbette
biliyorsunuz. Fakat sizi boğan tek şey stres olmayacak, kişiliğinizin ve
bedeninizin de gelişimi olacak. Kendiliğini inşa ettiğiniz bu ilk senelerde bu
kadar önemli bir sınava hazırlanmak zaten yeterince zor. Eğer mizacınız da buna
yatkınsa, feci halde duygusal olacaksınız. Size “Güçlüsünüz, kendinize
güvenin!” diyenlere yalnızca inanmak için inanın. Kanımca, güçlü değilsiniz.
Güçlü olmak zorunda da değilsiniz. Lise boyunca gördüğünüz tüm o dersler, tüm
bu bilgi birikimi 18. yüzyılda yaşayan bir aydının bile bildiklerinden
fazladır. Üniversiteye geçince, o bilimlerden yalnızca biriyle mücadele
edeceksiniz ve bunun bile ne kadar zor olduğunu göreceksiniz.
2.
Sosyal aktiviteleri terk etmek zorunda
değilsiniz.
Özellikle resim çizmeyi, yazı yazmayı, saatlerce bilgisayar
oyunu oynamayı, yeni projeler üretmeyi seven biriyseniz çok sıkışmış
hissedeceksiniz. Yazar-çizer arkadaşlar çok iyi bilir, bu zaten insanın alametifarikasıdır.
Ne zaman dolu hissetseniz, işleriniz birikse, sınav haftanız gelip çatsa aniden
içiniz ilhamla ya da hobi aşkıyla dolar. Size bunları ertelemenizi söylüyorlar
ama eğer sevdiğiniz işleri yapmaya devam etmezseniz nasıl kendinizde devam etme
gücünü bulacaksınız? Sevdiğiniz şey her neyse buna devam edin, yalnızca dozunu
fazla kaçırmayın. Eğer doğru dozu bulursanız bu işler ders çalışmanıza ve
strese dayanmanıza karşılık bir ödüle dönüşecektir.
3.
Kişisel bakımınızı aksatmayın.
Son sınıftaki öğrencilere bu uyarı sık sık yapılır. Bu
konuda ayrıca ahkam kesmeye gerek yok. Düzenli duşunuzu alın, yoksa deodorant
kullanmak zorunda kalacaksınız. Fakat unutmayın ki sınıf ortamında herkes buna
dayanamıyor, onları biraz düşünün. Çalışma ortamınızı temiz ve düzenli tutun,
tutun ki koyduğunuz şeyleri yerinde bulabilesiniz de vaktiniz ölmesin. Kişisel
bakımınızı sağlığınız için yapın, insanlara kendinizi beğendirmek için değil.
Saatlerce aynanın karşısında vakti öldüremezsiniz, değil mi? Yapacağınız çok
daha önemli işler var.
4.
Devamsızlıklara dikkat edin.
Devamsızlık haklarınızı lütfen gezmek için kullanmayın ve
onları son aylara saklayın. Okulunuz zaten son aylar için size izin verecek ve
hoşgörülü davranacaktır. Unutmayın, hastalandığınız günler olacak. Dinlenmek
zorunda hissettiğiniz günler olacak. Denk geldiğim son yönetmelikte devamsızlık
hakkı verilen gün sayısı hatırladığım kadarıyla baya düşüktü.
5.
Birbirinize tahammül edin.
Stres sadece umutsuzluk ve üzüntü getirmez, aynı zamanda
öfkeyi de getirir. Başkalarının en ufak hareketinden nem kapmaya, onlara
patlamaya başlayanlarınız da olacak. Evinizde, bu sizin bileceğiniz iştir.
Ancak okulda öyle herkesle dalaşamazsınız, sonuçta hepiniz aynı yükün
altındasınız. Fakat birbirinizin halinden de anlamak zorunda değilsiniz. Sadece
tahammül edin. Yalnızca bir senecik sonra, sinirinizi bozan o insanların
hiçbiriyle aynı ortamda bulunmak zorunda kalmayacaksınız. Belki de sonsuza dek
hayatınızdan çıkacaklar.
6.
Yaz tatilinde bu konuları bitirmeliydiniz.
Şimdiki öğrenciler henüz üçüncü yıllarından dershanelere
gitmeye başlıyor. Açıkçası buna anlam veremiyorum. Temelleri iyi bildiğinizde,
bu aslında çok da gerekli değildir. Yaz tatilinde yapacağınız bir ön hazırlık
son yılınızı çok iyi kontrol etmeniz için yeterli olacaktır. Eğer yalnızca son
sene dershaneye gidecekseniz, üç yılın üstüne şu üç önemli konuyu tamam etmeniz
sizin yararınıza olacaktır: Temel Matematik, Geometri ve Dilbilgisi. Bunlar
kabarık ama kolay konulardır. Geometri bazen ayrıca zor olabilir, eğer önden
bitirirseniz tüm yılınızı soru tiplerini anlamakla geçirmezsiniz.
7.
En önemli konular şunlardır.
Öncelikle paragrafa ağırlık vermelisiniz. Kitap okuyan biri olsanız bile paragraf çözmek, soru tiplerini öğrenmek için gereklidir. Paragrafın matematikteki eş değeri ise elbette problemlerdir. Diğer tüm derslerin konularına devam ederken, arka planda daima paragraf ve problem çözmelisiniz. Bu konular temeldir ve diğer soruları da anlamanızı kolaylaştırır. Bu temeller dışında alanınıza göre ağırlık vermeniz gereken önemli konular vardır. Benim kendime “Bu konuyu cidden öğrenmem lazım, yoksa netlerim artmaz.” dediğim konular şunlardı:
- Türk Dili ve Edebiyatı için “Cumhuriyet Dönemi”
- İleri Matematik için “Türev ve İntegral”
- Tarih için “Osmanlı İmparatorluğu”
- Fizik için “Optik vb. Sözel Sorular”
- Kimya için “Organik Kimya”
- Biyoloji için “Sistemler”
8.
Hocaları kullanın.
Bu benim çok sevdiğim bir hocamın lafıydı. “Bizi kullanın.”
derdi adamcağız. Tüm hocalar öğrencilere aynı hoşgörü ve sevgiyle yaklaşmıyor,
bu bir gerçek. Ancak onları sorularla boğmak da bizim hakkımız. Bırakın
molalarda diledikleri gibi dinlensinler. Ama boş bulduğunuz her vakit, onlara
aklınıza takılan her şeyi (tam anlamıyla her şeyi) sormalısınız. Anlamadığınız
konuları tekrar özetlemesini istemelisiniz çünkü bu sizin en doğal hakkınız.
Bir şeyi öğrenmediyseniz biliyor gibi yapmayın, aptal konuma düşecek olsanız
bile bu size net artışı olarak dönecek, unutmayın.
9.
Eski denemelere geri dönüş yapın.
Öğrencilerin yaptığı en büyük hata, hatalarını görmezden
gelmek. Bir denemeye girdiğinizde ya da oturup basit bir test çözdüğünüzde
yaptığınız doğru sorular hiçbir anlam ifade etmiyor. Netlerinizi arttırmanın tek
yolu yanlış yaptığınız sorularınıza dönmektir. Saatlerce renkli kalemlerle tik
attığınız soruların sizin gelişiminize katkısı sıfırdır. Geçmiş denemeleriniz elinizde parçalanana kadar her soruyu yeniden çözün.
10.
Çok fazla kaynak değil, doğru kaynak çözün.
Temel ve basit konuları bitirdikten sonra gidip sırf
kitabınızda o bölümler boş diye onları çözerek vakit kaybetmemelisiniz. Zaten
yapabildiğin konuları tekrar tekrar çözerek yalnızca kendinizi kandırmış
olursunuz. Bu beyninizin size oyunudur, başarabildikleriyle çevrenize bir duvar
örerek gelişimizi engeller. Net sayınız sabit kalmasın, yükselsin istiyorsanız
çok fazla kaynak yerine doğru kaynakları bulmalısınız. Kusana kadar çözmek
sadece ertesi güne sakladığınız enerjinizi tüketir.
11.
İşin ciddi, biraz fedakârlık gerekiyor.
Her şeyin sizi strese sokacağını zaten konuşmuştuk. Ama
sadece başka şeyler bizi strese sokmuyor, biz de kendimizi strese sokuyoruz.
Normalde stresten kaçmak için sosyal medyada, Youtube’da takılmak gibi kafanızı
dağıtan şeyler yapıyorsunuz. Ne yazık ki bu kesinlikle tehlikelidir, aksine bu
stres döneminde beyninizi sosyal medyaya çok daha bağımlı hale getirirsiniz. Telefonda
saatlerce vakit geçirmek, İnstagram’da başkalarının hikayelerine bakarak
yalnızca kendinizi uyuşturmuş olursunuz. Bu uyuşukluk sizi stresten
uzaklaştırmaz, daha çok strese sokar. Sadece bir senecik için lütfen diğer
insanların hayatını bırakın ve kendi hayatınıza odaklanın. Sosyal medya
hesaplarınızı dondurun veya silin, telefonunuzu sadece belli saat aralıklarında
kontrol edin.
12.
Dünya beş meslekten ibaret değildir.
Bu maddeyi sona sakladım çünkü gerçekten öğrencilik hayatım
boyunca sinirimi en çok bozan durum bu oldu. Öncelikle, kapasitenizi bilmek
zorundasınız. Bakın, eğer dokuzuncu sınıflara gider ve kaç kişinin tıp
istediğini sorarsanız sınıfın yarısı parmak kaldırır. Ardından kaç kişinin kan
görünce bayıldığını sorarsanız yine yarısı parmak kaldırır. Bu mantıklı
değildir. Mesleklerin getirileri vardır, yalnızca para için ya da
derslerle/alanlarla mukayese ederek kendinize bölüm ya da üniversite
seçemezsiniz. Her yıl başka bir bölüm kontenjana giren kimse olmadığı için
kapanıyor.
Dünya beş meslekten ibaret değil. Sayısallar “Mühendislik”
ya da “Tıp”, eşit ağırlıkçılar “Psikoloji” ya da “Hukuk”, sözelciler
“Gastronomi” okumak zorunda değil. Evet, derslerinize çalışırken belki de tutkunuzu
keşfetmek zor olabilir ama eğer YÖK'ün atlasına göz atarsanız, dünyada pek
çok başka meslek ve bölüm olduğunu göreceksiniz. Eğer böyle giderse işlerini
aşkla yapan doktorlar değil, yalnızca matematiği çok iyi olan doktorlar
yetiştireceğiz. Toplumun size dayattığı kısıtlı meslek skalasından acilen
kurtulmalı ve araştırma yapmalısınız.
Bu yıl işinize en çok yarayacak site: YÖK ATLAS
Yorumlar
Yorum Gönder