Mektup 87: Alma Dönemleri
Bu dünyada hiçbir şeyin zorunlu olmaması kadar muazzam bir nimet yoktur. Biraz etraflıca düşününce insan, gerçekten eylemlerinden hiçbirisine mecbur olmadığını anlar. Anlar anlamasına ancak vazifelerden azade olmak beraberinde tatlı bir atalet getirir. Ben de bu özgürlüğe inandığım için, şimdi ataletin tatlı zehriyle zehirlenmiş gibiyim. Fakat başıma gelen tek şey de bu değildir.
İki ayı aşkın bir süredir yazmıyorum. Benim için uzun bir süre değil bu. Daha geçmişte, çok daha uzun molalar verdiğim oldu. Bu molalar açıkçası bir içerik üreticisi için alma dönemleridir. Alam dönemlerimde ne mi yaparım? Kusmaya biraz ara veririm ve yeniden dünyayı içmeye koyulurum. Filmler, diziler izler; yeni şarkılar keşfeder; kitaplar, dergiler okur; ansiklopediler karıştırırım. Şimdi de yaptıklarım bundan çok farklı değildir. Evet, tam olarak bunları yapıyorum.
İkisinin bir arada götürülemeyeceği elbette sorulabilir. Fakat ben çok becerikli bir adam değilim, ne yazık ki bunu beceremiyorum. Yani hem bir şeyler öğrenirken bir yandan da diğer şeyleri dışarıya aktaramıyorum. Aksi halde hepsi kafamda çorbaya dönüyor. Öğrendiğim bir şeyin biraz sindirilmesi, pişmesi gerekiyor dışarıya çıkması için. Ki dışarı çıktıktan çok sonraları bile ben halen o ürünü pişirmeye devam ediyorum. Ne zaman ki yüzüncü kez okuyorum onu bir gecenin karanlığında, ta işte o zaman kafamda her şey aydınlanıyor: "Demek bu cümleyi bu sebeple kurmuşum!" Herhalde bunlar ruhbilim bilmenin yan etkileridir.
Alma dönemlerim genelde hep içerik tüketimi ile geçerdi. Ne var ki bu alma döneminde birkaç farklılık da yaşandı. İlkin, hastalıkla mücadele ettim. Yani biraz zoraki bir alam dönemiydi benim için. Yatağın içinde huzursuzca sağa sola dönmek, bacak sallamak ve kitap okumak dışında yapabileceğim çok da şey yoktu. Sınav haftalarına denk gelen amansız hastalıktan daha kötü ne olabilir!
İkincisi, herhalde son sınıf olduğumdan, kariyerime odaklanmaya başladım. Birkaç derneğe gönüllü oldum, bu derneklere katkılarımı sunmaya başladım. Kurslara ve atölyelere katıldım; üstelik birkaç yerden yazarlık eğitimi de alıyorum şimdi. Anlayacağınız, her şeyi bir reçeteye çeviren pozitivist modern dünyada yazma eylemini de formülize etmenin bir yolunu bulanlardan, işte yazmanın reçetesini öğreniyorum. Umuyorum yazarlık serüvenim için çok katkısı olacak.
Bu alma dönemi daha uzun sürsün istemiyorum. Kafamda planladığım, pişmesini sabırla beklediğim birkaç mesele var. En kısa zamanda onları yazıya dökmeyi, okurla buluşturmayı planlıyorum. Kariyer yolculuğumun inşası sırasında nefes alabilirsem daha sık burada olmaya çabalayacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder