Mektup 112: Var Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı
İnsanların bana koşullar sunmasından nefret ediyorum. Bir eylemin öncesinde ya da sonrasında fark etmez, muhakkak bir bedel ödenmesi gerektiğini söylüyorlar. Yeteri kadar bedel ödemiyor muyum? Sadece kendim olarak, var olarak, var kalarak yeteri kadar bedel ödemiyor muyum? Varoluşun tüm yükünü omuzlarımıza almışken, yeteri kadar acı çekmiyor muyuz? Hayat, çoğu zaman bir ticaret ilişkisi gibi sunulur. İyi bir not almak istiyorsan çok çalış, sevgiyi hak etmek istiyorsan önce sev, insanlar seni sevsin istiyorsan nazik ol, güçlü ol, sakin ol... Sürekli bir şart, bir karşılık, bir denklik beklentisi. Oysa bazen sadece “olmak” bile başlı başına bir direniş, bir mücadele, bir bedeldir. Bedenin yorgun, ruhun derbeder... Fakat yine de hayattasın işte! Daha başka neyi kanıtlaman gerekir? Bir adam düşün. Gözleri kan çanağına dönmüş, dizleri titriyor. Ama hala ayakta. Yanından geçenler “Daha ne yaptın ki?” diyor. Halbuki o, düşmemek için zaten içsel bir savaş veriyor. Savaş meydanında yara almış a...