Mektup 106: Zerdüştlerin Doğası Üzerine
Neden bazı şeyler için kıçımı yırtıyorum zannediyorsun? (Bahadır’a) Gerçekten bu kadar entelektüel bir yaşam için çabalamaya değer mi? Pek çok kez önceki yazılarda kendime sormuştum. Neden diğerleri gibi bir hayat yaşamıyorum? Sonuçta çok farklı şeyler yapıyor değiliz: Uyuyoruz, uyanıyoruz, işe gidiyoruz, dostlarımızla sohbet ediyor, aşklarımızla sevişiyoruz. Hepimiz, sosyolojinin bilgeliği sağ olsun, bildiğimiz üzere aynı kalabalığın parçasıyız. Şu halde niçin daha yüce bir yaşam uğruna şimdinin refahına sırtımı dönüyorum? Benim de diğer herkes gibi ahlak üzerine çokça düşünmeden bir yaşam sürmem mümkündü. Yaptıklarımı tüm gece gözden geçirmez, daha iyinin mümkün olduğu paralel evrenler arasında boğulmazdım. Yüceliğe giden çetin yolun o çetin seyahatine çıkmazdım. Biraz yer, biraz içer, biraz uyur, insanca ve hayvanca şeyler yapardım: Üst-insanlığın yüzüne bakmazdım. Bu sorunun en temel hatası, yanlış bir pencereden soruluyor olmasından kaynaklanır. “Neden refaha sırtımı dönüyor